Sokaktaki ölü kokusu her zamankinden daha keskindi. Ceketinin iç cebinden mendilini çıkarıp burnunu kapattı. İki üç dakika yürüdükten sonra mendili tekrar iç cebine koydu. Sağ tarafında ışıkları rastgele yanan lunapark solunda ise ışıkların ortalama yüz kilometre hızla geçtikleri bir otoban... O ise tam ortada... İki eş anlamlıya eşit uzaklıktaysam iki zıt anlamlıya da eşit uzaklıktayımdır. Yani şimdi ben doğum ve ölümün tam ortasındaysam yaşam ve onun bedeni de bana aynı uzaklıktalar. Yani onun bedeni benden ne kadar uzaksa yaşam da o kadar uzak.
Hangisi daha gerçekti ışıkların. Belli belirsiz yanıp sönen lunaparkınkiler mi yoksa havayı çizen araçlarınkiler mi? Gerçek olan önüne çıktığınızda sizi ezip geçecek olan mıydı yoksa size hüzünle göz kırpan mı?
Hani dedin ya "öyle gerçekmişiz gibi yapmasak" diye. Hani ben de derim ki "hangisi gerçek sen bana söyle"
Bana hüzünle göz kırpar mısın?
-dw-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder