29.3.10

hayal kırılmazlığı

Her şey o kadar gerçekti ki; buradan önce ben başka bir yerde değilmişim gibi geliyordu. Gözlerinizin içinde bir yalan aradım durdum. Bunların bir karşılığı var demenizi bekledim. Ölenler boşuna ölmemişlerdi sanki ve bu yüzden ben bu denli anlamlı bakıyordum gözlerinizin içine.
Ayağımda zincirlerimle gelmiştim yanınıza, evet bahriyelerde bir ışık gibi değildi belki gözleriniz, peki ölenler gerçekten boşuna mı ölmüşlerdi? Bu kadarına bile mi cevap vermezdiniz? Oysa herkes ne çok inanmıştı kendi zaferine ve zafer sanki hep aynı şeydi hepimiz için. Kimse hayal etmezdi yenilgileri, umut hep ganimetler üzerineydi. Kötü olandan hep uzak kılındı beyinler. Kalbinizi söküp atamadınız.

Yoo, ölenler yine de boşuna ölmemiş olmalıydılar. Onca sazların tellerine vuranlar, boşuna dememişlerdi yeminlerini türkülerle. Onca kendini adamışlar farksız olmalıydı, çürüyen bedenlilerden. Öyle de olmalıydı, öyle de olmalıydı.

*dw*

18.3.10

kuşkusuz bir kadın

kırmızı parlak ve kuşkusuz bir kadın
seni ellerimin içinde gördüm
yüzünü çizdim avuç çizgilerimle
parasız kaldıkça utanmadım
cüzdanımdaki fotoğraflarını harcadım

bir hamal bir hayat kadınını sevdi o an
ben seni öptüğümde bir taş sekti bir kaç kez
bir su birikintisinde, ağır yüklüydü gözlerin
o kadın o adama yük olmadı hiç dedim
ve o kadına elini sürmedi o adam

bir aşk daha çıktı bir namlunun ucundan
o an eğildi bir katil tüm acı çekenlerin önünde
düşmüşlüğü ve yırtık çoraplarıyla bir hayat kadını
bir tanrı gibi uzattı ayaklarını

ben seni öptüğümde indi bir balta
kırışık boynuna bir işe yaramazın
gözlerinin yükünü hamalın sırtına döktün
tüm sinirlerimiz boşaldı göbeğine dünyanın

"denniswarhol"