Onlarla konuşuyordum ben de, evet martılarla... İnsanlar hep merak ederdi; Duyduk ki martılar sana fısıldıyorlarmış diye diye başımın etini yediklerinde onları da götürürdüm beraber.. Ama bu kez martılar kafamın üzerinde dolaşıp dolaşıp giderdiler. Hatta çoğu kez o yanımdakilerin üzerlerine pislediler olancasıyla.. Ama sen onlarla konuşmuşsun ve ben de oradaymışım dediğine göre...
Martılardan kaçtım! Neden mi? Çünkü ölümü kabullenemediler onlar. Ondan kaçmak için yükseldiler son kez göğe.
Sonra, balıklarla beraber oldum denizlerde. Beni sırtlarında taşıdılar hep ve hiç değmedi suya vücudum. Sen bu denizin içine daha giremezsin dediler. Girdim sanıyordum ama hayır dedi balıklar. Seninki bir düş bile değil. Nasıl girebilirsin ki düş olmadan. Ben girmek zorundayım o denize dedim ve ayrıldım onlardan da.
Kafam önümde yürürken bir ıslık işittim. Sonra fark ettim ki benim ıslığım bu. Bir başkasının ağzında, sonra bir başkasının daha sonra onlarcasının yüzlercesinin. İki elimle sıkıca kapatıp ağzımı bir harabeye girdim. Orada beni bulamazlardı ve seslerini de işitmezdim. Bir an seni gördüm orada sanki tek başına gibiydin. Konuşuyordun ama nutuk atar gibiydin.
- Ben diyordun kaçmam ondan, göğe yükselerek neden zaman kaybedeyim ki.
- Evet dedim, çünkü yer çekimi kazanır her zaman
Sonra bana döndün sinirlice ve tuttun iki kolumdan, kolların sanki benimkiler olmuşlardı. Attın beni hızlıca o su birikintisine. Buradan başlamalısın dedin yaşamı öğrenmeye.
Ama belki göremedin o an.. Ben zaten kendi içimdeydim sincap. Ben o an denizdim.
*dw*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder