19.2.11

Oksijen

Bu sabah uyandığımda kendimi gerçekten tanımıyordum. Bir an için, başka bir bedende uyanmış bir ruh ya da başka bir ruhun istila ettiği bir bedendi terden ıslanmış yatakta uzanan. Ölmek gibi bir şey dedim kendi kendime bunun için. Ruh o kadar yabancılaşıyor ki hastalanan, yaralanan, berelenen bu et yığınına; artık tanımadığı ve kusursuzluktan giderek uzaklaşan bu vücudu terk edip gidiyor.

Siz de kendinize yoğunlaşabilir misiniz biraz. Ben bu konuda kendimi fazla umursayanlardanım. Ben derim kendime, öleceğim. Aman allahım ben. Evet evet yanılmadınız. Şu yıllardır yaşadığım hayata, hayallerime, dostlarıma veda bile edemeden belki. Belki de sık sık uğranılan bir hasta yatağında uzun müddet dostlarımın Camus'nun deyişiyle aperitiflerinden olacağım. Ama ben öleceğim. Yıllardır nefes alarak, yiyerek içerek, severek sevişerek, öğrenerek, eğlenerek, okuyarak, yazarak büyüttüğüm bu ömrü bir çöp bidonunda göreceğim. O an koşup bir pencereye derin derin soluklanırım.


*hastayım*

Hiç yorum yok: