Kalktım tüm pencereleri açtım, o ise hepsini kapadı arkamdan dolanıp. Bu her sabah böyleydi, ben açmam gerekeni açıyorsam o kapatırdı; ve dahası kapatmam gerekenleri de inatla açmasıydı.
- Bırak rüzgarı evin içini gezsin dedim sevgili canavarıma, ( Canavar dediğime bakma; ufacık bir kız). Kapatma şu pencereleri habire, ne istiyorsun nefes almamamı mı?
Mühürleyebilse ne kadar mutlu olacaktı, şu her seferinde kocaman açtığım ağzımı biliyordum. Sonra kahvaltıya oturduğumuzda (ki beraberce oturduğumuz nadir anlardandır) aramızdaki sorunları konuşurduk. Gece o kocaman yatağı nasıl paylaşamadığımızı anlayamaz, lavaboyu önce kullanmamın bencillik olmadığına karar verir, kimin daha çirkin olduğu üzerine yapılan tartışmaların bir galibi olmayacağını hükme bağlardık. Sonunda, her sabah buna benzer küçük sorunları, inatla ve severek yaşayan gereksiz insanlardan olduğumuza oy birliğiyle karar verirdik. Sonrasında, barış çubuklarımızı tüttürürken, yeni günün özgürlükçü ve uzlaşmacı tüzüğünü hazırlardık. En uzun ömürlü barış antlaşmamızın, taş çatlasa, akşama kadar süreceğine ikimiz de emindik, dedim ya gereksizdik.
Öğlen oldu mu, balkona beraberce çıkar, aşağıdan bir o yana bir bu yana geçenleri izlerdik. Balkona yakın yürüyenler olduğunda bazen kafalarına dolu dolu tükürürdü, zavallılar yukarı doğru baktıklarında ise o yeşil, alev püsküren bakışlarıyla hepsini savuştururdu. Akşama kadar sarmaş dolaş gezen bir kedi ve bir köpek misali, aslında ne olduğumuzu anladığımız vakit kavga gürültü geri geliyordu. Bu böyle gitmedi elbet, aslında böyle bir şey hiç olmadı tabi. Çünkü aslında onu hiç görmedim, o da beni görmedi. Bir balkonumuz vardı evet, beraberce oraya çıkıyor, kendimizi her seferinde bir çöp tenekesine isabetlemek için aşağı atıyorduk. Kirli kedileri beraberce temizlediğimiz, ölü sinekleri beraberce gömdüğümüz oluyordu. Ama bu dediklerim nedense hiç olmuyordu. Bunları sadece yazıyordum galiba. Sonra zaten hiçbir şey olmamış gibi gelince de biraz olsun mutlu oluyordum. En azından hala umudum olan biri vardı. İyiki de onu görmüyordum.
Ben olsam bu aptal yazı için özür dilerdim önce kendimden, olmuyordum etmiyordum dolu bir salaklık. "Ama" deyip kendimi aklamayacağım en azından. Böyle...
***denniswarhol***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder