10.1.07

huzur

Balık avı sürüp gitmekte köprü üzerinde, kimisi oltalarını hazırlamada hala. Kafamı bir saniye kaldırıp saraya doğru bakıyorum, nemli bir boğaz rüzgarı gözlerimi yaşartıyor. Elimde cıgaram, kafamda püsküllü şapkam ve yine sapsarı kesildiğine emin olduğum yüzüm. Bir balıkçı gibi giyindiğimi fark ediyorum. Balıklar, bu akşam şu sarı saçlı çocuğun karın tokluğuna ilaç; yahut günah çıkaran bir rahibi andıran bir rakı masasına meze olmak üzereler. Sudan çıkmış balıklar işte bunlar. Yüzlerce, binlerce insan işte bunlar. Bu kadar insan; bu kadar balık; nerden gelir nereye gider? Galata Köprüsü’nün üstü altı duman altı ve ben dumanın üstündeyim. bayanlar baylar içmekteler tütünleri, silkelemekteler külleri. Bu kadar kül nereye giderse, bu kadar insan da oraya gider…
Az ileride bir ihtiyar; göz kapakları kıpkırmızı kesilmiş. Belli ki geceyi uyuyarak geçirebilen çoğunluktan değil. Yaşlılık nedir bilmem, ama uykuyla bir ilgisi olmalı.Bir müddet daha ihtiyara bakıyorum. Yatsam diyorum, yatsam şimdi ve sonra bir daha hiç kalkmasam…

Hiç yorum yok: