29.4.09

VAR OLUYORUM

Tavansız ve hatta gökyüzüsüz
Gözlerimin alamadığınca
En üst'ün daha üstü
İçimin iyice içi
Yani sen benim gibi bir hiçi
Seviyor olamazsın

Mezarsız ve hatta topraksız
Ölemedim diye göremedim biliyorum
İyice sapla hançeri
İyice aksın ki kanım
Kırmızı bir derya olsun akıp
Yani beni böyle bırakıp
Tekrardan doğamazsın

Kahkaha patlat ve hatta ağla
Kulaklarına varsın ağzın
Taze bir gelincik gibi
Donundaki kanın rengi
Yani sen bensiz bir piç gibi
İstesen de Var Olamazsın




**deniz varol**

14.4.09

sürgün mizgin

bi şarkı dinledim bugün. ulan hiç böyle hissetmemiştim belki 3 belki 5 yıl oldu. içim acıdı geçmişi anımsatınca bana. bir gün ben üniversitedeyken diye bahsedecek miydim ben de. ne zor geliyordu o zaman yaşamak. ah ulan şu günler geçse de memlekete dönsek işe başlasak diye düşünürken 27 olduk. istanbula döndük işe de girdik, ne bok olduysa, bir bok olmadı, böyle devam edersem hayata bir bok daha olacağı da yok. yok. yok. ne diyordu Behram:

Korulara söyleyin
Dağlara asmalara
Baygın çocukluğumun
Çınladığı kırlara
Söyleyin gidiyorum
Dönemem belki geri
Gelsinler anılarım
Uğurlasınlar beni


*

11.4.09

the past that never passes

-

Ona o kadar çok yalvarmıştı ki sonunda kendini bir dilenci gibi hissetmişti.

İki adımda bir düşünüyorum, geri dönebilirsin deselerdi, nereye ya da ne zamana dönerdim? Bu soru elbet durup dururken gelmedi aklıma. O çılgın fizikçilerden birinin zaman ve mekan aygıtıyla ilgili bir kaç zırvasını okuduktan sonra geldi bu soru aklıma. Aslında bu saçmalıkların geçmişin ya da geleceğin peşine neden bu kadar çok düşüldüğünü sorgulamam için vesile olduğunu da söyleyebilirim.

Geri dönebilseydim:
1. İlk olarak 1996: Beyazı ilk gördüğüm an, kalbimin içinde ilk kez bir garip ateş hissettiğim o an. İlk ve son kez üç harfliyi hissetmiştim. 2008 yılında onu kaybettim. Oysa onunla 2000den 2004 e kadar birlikteydim. Ama kaybetmek için bu kadar çok çabaladığım başka hiçbir şey olmadı bir daha hayatta.
2. Onu sokağın bir kenarında elinde bir şişe bira ile gördüğümde, ona o dağa gitmemesi için yalvarmalıydım belki. Önceden bilememe bahanesi nedense bu konuda beni hiç avutmadı bu zamana kadar. (2004)
3. Ön bacağında yarayla eve geldiğin o gün seni bir veterinere götürseydim. Çok üzgünüm. Ne olur affet.(2006)
4. Seni kaybetme korkusu içimi kemiriyor hala küçük devim. Seni o kadar çok seviyorum ki. Ama geriye dönebilsem şimdi senin o işlerde çalışmana kesinlikle mani olurdum. Hatta okuman için elimden ne gelirse yapardım emin ol. Gerekirse... (1945)
5. Başka bir eyler okurdum. Sonra eminim yine pişman olurdum. Hiç mi okumasaydım.
6. Seninle aynı tarihte doğmak isterdim. Belki bu kadar büyük olmasaydım senden daha iyi anlaşacaktık. Seni de mi kaybettim henüz bilmiyorum. (2006-2009)
7. Onunla evlenmemen için çaba sarfetmediğime pişman mıyım değil miyim? Belki bunun için geleceğe bir göz atmalıyım.
8. Boşa giden tüm sözlerimin neredeyse onda dokuzu sana söylediklerimdir. O kafede bana ikram ettiğin kahveyi içmemeli, seni hiç tanımamalıydım.
9. Bir insan sadece iyi biri diye onunla beraber olunmamalı, kesinlikle geçmişimdekilerden arınmalıyım. Çünkü onlardan uzaklaşmak büyük bir vicdan azabı yarattı hep. Gelecekte böyle bir şey yapmasam iyi olacak.
10. Hayır hayır hayır demeliydim. İçime çekmemeliydim.




---